Toplum nereye gidiyor, gençlerimizin zihinleri nasıl zehirleniyor hiç düşündünüz mü? Ya da düşündünüz de ne yaptınız?
Sosyal medyada şiddet içerikli yayınların, bilgisayar oyunlarında normalleştirilen ölüm ve cinayet sahnelerinin gençlerin zihinlerini zehirlediğine şahit oluyoruz.
Haberlere bakar mısınız? Hangi kanalı açsak ya cinayet, ya kavga ya da gençlerimizin karıştığı inanılmaz olayları izliyoruz. Farkında değil misiniz bu olaylar sadece istatistikler değil; gençliğimizin, toplumumuzun ve geleceğimizin alarm verdiğinin bir göstergesidir.
Sosyal medyada şiddet içerikli yayınlar, bilgisayar oyunlarında normalleştirilen ölüm ve cinayet sahneleri genç zihinleri zehirliyor. Bu gençler, ailelerin ilgisizliği, rehberlikten yoksun bırakılması ve toplumun değerlerinden uzak bir eğitim sistemi ile birleştiğinde felakete doğru koşuyor. Artık şunu net bir şekilde söyleyebilirim: Toplumun DNA’sı bozulmuş, aile değerleri kaybolmuş, ahlak ve manevi değerler neredeyse yok olmuş durumda.
Gençler sadece kendi başlarına suç işlemez. Arkalarında yetersiz aileler, ihmalkâr eğitim sistemi ve cezasızlık politikası vardır. Mevcut cezalar hem yetersizdir hem de uygulanmamaktadır. Bu da şiddeti, kural tanımazlığı ve umursamazlığı genç zihinlerde meşrulaştırıyor. Bir çocuğun bir gencin silaha sarılması bir insanı öldürmesi, toplumsal çöküşün en görünür kanıtıdır.
Artık geç kalındı; uyarılar, uyarı olmaktan çıkıp bağırmaya dönüştü. Toplum, gençliğin ruhunu kaybettiğini, değerlerden uzaklaştığını, boşluğa itildiğini kabul etmek zorundadır. Sosyal medya, televizyon, oyunlar; hepsi bilinçsizce şiddeti, öfkeyi ve bencilliği beslemektedir. Aileler ise çocuklarının sadece akademik başarılarını takip etmekle yetinmekte, ruhsal ve ahlaki gelişimlerine önem vermemektedir.
Bu tablo, sadece kişisel değil, toplumsal bir felakettir. Devletin, toplumun ve ailelerin sorumluluklarını yerine getirmemesi, gençlerin savrulmasına zemin hazırlamaktadır. Eğer önlem alınmazsa, kayıplarımızın, acılarımızın ve suçlarımızın bedelini toplum olarak ödemeye devam edeceğiz.
Geleceğimiz olan gençliği korumak, onları doğru değerlerle donatmak ve boşlukta kalmalarını engellemek artık bir seçenek değil, zorunluluktur. Aksi takdirde, sadece gözyaşı dökecek değil, vicdanımızın da hesabını vermek zorunda kalacağız.
Bu bir uyarıdır: Toplum uyanmalı, aileler çocuklarına sahip çıkmalı, devlet ise cezaları caydırıcı ve uygulanabilir hâle getirmelidir.
Yoksa bu çöküş durmayacak, gençliğimiz kaybolacaktır.
Yorumlar