Reklam
Reklam

Vergi politikası adalet değil, ayrışma yaratıyor

“Vergi gelirleri içinde gelir vergisi yüzde 79 artarken, kurumlar vergisi artışı yalnızca yüzde 28’de kalmıştır. Bu durum, yükün büyük ölçüde sabit ve dar gelirli vatandaşların üzerine bindirildiğini göstermektedir. Büyük holdingler ve sermaye grupları vergi afları ve muafiyetlerle korunurken, ücretliler reel gelir kaybı yaşamaktadır. Bu yapı, hem sosyal adalet hem de ekonomik istikrar açısından ciddi bir tehdittir.”

Yayınlanma Tarihi : Google News
Vergi politikası adalet değil, ayrışma yaratıyor
Reklam

Anahtar Parti Yozgat İl Başkanı Av. Olgun Sadık Karaca, 2026 yılı merkezi yönetim bütçesiyle ilgili yaptığı açıklamada, Türkiye ekonomisinde derinleşen yapısal sorunlara dikkat çekti. Karaca, “2026 yılı merkezi yönetim bütçesi, Türkiye ekonomisinin son yıllarda içine sürüklendiği yapısal bozulmanın en somut göstergelerinden biridir. Faiz ödemelerinin bütçe üzerindeki baskısı, gelir-gider dengesizliği ve adaletsiz vergi yapısı, ülkenin üretim kapasitesini ve sosyal refahını tehdit etmektedir.” ifadelerini kullandı.

Karaca, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne 17 Ekim 2025 tarihinde sunulan 2026 yılı Merkezi Yönetim Bütçesi Teklifinin, hükümetin ekonomik politikalarının yönünü açıkça ortaya koyduğunu belirterek şunları söyledi:

“2026 yılında bütçe giderleri 18 trilyon 929 milyar TL, gelirler ise 16 trilyon 216 milyar TL olarak öngörülmüştür. Yani bütçede yaklaşık 2 trilyon 700 milyar TL’lik açık beklenmektedir. Bu açık, Gayri Safi Yurt İçi Hasıla’nın (GSYH) yüzde 3,5’i düzeyindedir. Bu oran, mali disiplinin zayıfladığını, bütçenin sürdürülebilirlik sınırına geldiğini göstermektedir.”

“Faiz ödemeleri kronik bir yük haline geldi”

Karaca, Türkiye ekonomisinde faiz ödemelerinin artık yapısal bir sorun haline geldiğini vurgulayarak şu değerlendirmede bulundu:

“2025 yılında faiz ödemeleri 1 trilyon 950 milyar TL’ye ulaşarak toplam bütçe giderlerinin yüzde 15’ine denk gelmiştir. Yani devlet, her 100 liralık harcamasının 15 lirasını yalnızca faiz ödemelerine ayırmaktadır. Bu tablo, üretimden uzaklaşan, borca dayalı bir ekonomik yapının en açık kanıtıdır.”

“Vergi politikası adalet değil, ayrışma yaratıyor”

Bütçedeki gelir dağılımının toplum kesimleri arasındaki adaletsizliği derinleştirdiğini ifade eden Karaca, şunları söyledi:

“Vergi gelirleri içinde gelir vergisi yüzde 79 artarken, kurumlar vergisi artışı yalnızca yüzde 28’de kalmıştır. Bu durum, yükün büyük ölçüde sabit ve dar gelirli vatandaşların üzerine bindirildiğini göstermektedir. Büyük holdingler ve sermaye grupları vergi afları ve muafiyetlerle korunurken, ücretliler reel gelir kaybı yaşamaktadır. Bu yapı, hem sosyal adalet hem de ekonomik istikrar açısından ciddi bir tehdittir.”

Karaca, dar gelirli yurttaşlardan zengin kesimlere doğru yaşanan refah transferine dikkat çekerek,

“Bu durum yalnızca ekonomik adaletsizlik değil, aynı zamanda toplumsal barış açısından da riskli bir zemindir. Vergi politikası adalet üretmek yerine ayrışma yaratmaktadır.” dedi.

“Bütçe açığı beş yılda 15 kat arttı”

Son beş yıla ait bütçe verilerinin bozulmanın hızını net biçimde gösterdiğini belirten Karaca şu verileri paylaştı:

“2020 yılında 176 milyar TL olan bütçe açığı, 2024 yılı itibarıyla 2 trilyon 652 milyar TL’ye yükselmiştir. Yani açık beş yılda yaklaşık 15 kat artmıştır. Aynı dönemde faiz giderleri de 2023’te 646 milyar TL iken, 2025’te 1 trilyon 950 milyar TL’ye ulaşmıştır. Faiz yükü, yatırımları ve kamu hizmetlerini kısıtlayarak ekonominin üretken alanlardan uzaklaşmasına neden olmuştur.”

Karaca ayrıca, Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi’nin yüzde 154 oranında artmasının, vatandaşların tasarruflarını üretim yerine faize yönlendirdiğini belirterek,

“Reel sektör daralırken, finansal sektör büyümekte; bu durum stagflasyon riskini artırmaktadır. Ekonomideki bu yapı, enflasyonla köpük büyüme yaratmakta; işsizliği derinleştirmektedir.” dedi.

“Türkiye üretmeyen, ama faiz ödeyen bir yapıya dönüştü”

Av. Olgun Sadık Karaca açıklamasını şu sözlerle sürdürdü:

“Türkiye ekonomisi, üretmeyen ama tüketen, istihdam yaratmayan ama faiz ödeyen bir yapıya dönüşmüştür. Bu tablo, yönetilemeyen bir ekonominin işaretidir. Gerekli tedbirler alınmazsa Türkiye yakın gelecekte stagflasyon sarmalına girecektir. Bütçedeki faiz yükü, gelir adaletsizliği ve açıkların geometrik olarak büyümesi, Türkiye’nin ekonomik yönetiminde köklü bir paradigma değişikliğini zorunlu kılmaktadır. Bütçenin toplumsal refahı artırmak yerine yoksulluğu derinleştiren bir araç haline gelmesi kabul edilemez.”

Son olarak Karaca, açıklamasını şu sözlerle tamamladı:

“Bütçe, iktidarların yüz aynasıdır. Yoksullaştıran bütçe, millete vurulmuş bir prangadır.
Prangaları çözecek anahtar millettir.”

begendim
0
Begendim
bayildim
0
Bayildim
komik
0
Komik
begenmedim
0
Begenmedim
uzgunum
0
Uzgunum
sinirlendim
0
Sinirlendim
Reklam

Yorum Gönder

Yorumlar